Dün yayınlanan Ticaret Bakanlığı Reklam Kurulu kararları arasında Gıda Dedektifi’ne yönelik skandal bir karar yer aldı. Kararda bakanlığın “Yüksek oranda protein içerir” ifadesinden dolayı tam 36 farklı yönetmelik maddesinden suç uydurup, Gıda Dedektifi’ni susturmaya çalıştığına şahit olduk.
Daha önce SPK eliyle yapılmaya çalışılan şey, şimdi de Ticaret Bakanlığı eliyle yapılıyor.
Avukat ordularıyla, trolleriyle, güdümlü profesörleriyle yapamadıklarını artık devlet kurumlarımızı kullanarak yapıyorlar: Bizi susturmaya, durdurmaya çalışıyorlar. Yüzlerce paylaşımımızda suç bulamayınca, en iyi yaptıkları şeyi yapıp suç uyduruyorlar. Gördüğünüz bu paylaşımda “Yüksek oranda protein içerir” ifademiz için 550 bin lira gibi astronomik bir cezayı bu hesaba reva görüyorlar.

Ticaret Bakanlığı verdiği bu skandal kararda “yüksek oranda protein içerir” ifadesinin Gıda ve Takviye Edici Gıdalarda Sağlık Beyanı Kullanımı Hakkında Yönetmelik, Türk Gıda Kodeksi Gıda Etiketleme ve Tüketicileri Bilgilendirme Yönetmeliği, 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu ve Ticari Reklam ve Haksız Ticari Uygulamalar Yönetmeliği’nin toplam 36 ayrı maddesine aykırılık içerdiği iddiasında bulunuyor.
Bu haliyle bakanlık “yüksek oranda protein içerir” ifademizin;
Belirsiz, yanlış ve yanıltıcı olduğunu,
Diğer ürünlerin güvenilirliğini şüpheye düşürdüğünü,
Bu ürünün aşırı tüketimini özendirdiğini,
Tüketilmediği takdirde sağlığı olumsuz etkileyebileceğini ileri sürdüğünü,
Gıdanın sahip olmadığı özelliklere atıfta bulunduğunu,
Kamu sağlığını bozucu nitelikte olduğunu,
Tüketicinin bilgi eksikliğini istismar ettiğini,
Tüketiciyi yanılttığını,
Can ve mal güvenliğini tehlikeye düşürdüğünü,
Kamu sağlığını bozduğunu ve
Doğru ve dürüst olmadığını iddia ediyor.
Tüm bu maddeler ve fazlasından dolayı da en üst sınırdan Gıda Dedektifi’ne orantısız bir ceza kesiyor.
Tek bir cümle düşünün ki, tüm suçları sığdırmışız. Bize kamu düzenini bozuyorsunuz, tüketiciyi kandırıyorsunuz, doğru ve dürüst değilsiniz derken bu karara imza atanların hiç vicdanları da sızlamıyor. Bu cümle dünyanın hiçbir yerinde bu kadar suç unsuru olamayacağı gibi, bakanlığın iddia ettiği gibi sağlık beyanı da içermiyor.
“Yüksek oranda protein içerir” beyanı, protein içeriği toplam kalorinin %20’sini geçen ürünler için kullanabilen “beslenme beyanı” olup, sağlık beyanı kategorisinde değildir. Bakanlık kararında referans gösterilen hiçbir kanun ve yönetmelikte de bu ifadenin sağlık beyanı olduğuna dair tek bir cümle bulunmuyor.
Diğer yandan bu ifadeyi içeriğinde 100 gr’da 22 gr protein bulunan ve toplam kalorisinin %16’sının proteinden geldiği bir ürün için kullanıyoruz. Bahsettiğimiz üründeki protein oranı piyasadaki birçok fıstık ezmesinde bulunmayan, yüksek bir orandır. Diğer yandan “yüksek oranda protein içerir” ifadesi dünyanın hiçbir yerinde suç teşkil etmeyeceği gibi, bakanlığın iddia ettiği gibi tüketiciyi kandırmaya yönelik, yanıltıcı ya da kamu sağlığını bozucu nitelikte bir ifade değildir.

Diğer yandan yine karara konu aynı paylaşımdaki “karbonhidratın karşılığında üründe bulunan lif tüketiminin kan şekerinin aniden yükselmesi ve daha uzun süre tokluk vermesi gibi etkileri olacaktır” ifadesi de suç unsuru olarak kabul edilmiştir. Oysa ki, bu ifade bilimsel bir gerçeklik olup, bir tek bizim paylaşımlarımızda değil; birçok akademik çalışmada da kabul görmüş bir tespittir. Bu haliyle kompleks karbonhidratlarla birlikte alınan liflerin glikozun çok yavaş şekilde kan dolaşımına verilmesini sağlayarak, kan şekerinin dengede tuttuğu bilimsel gerçeği birçok çalışmada yer almaktadır. Diğer yandan Sağlık Bakanlığı’nın Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat Rehberi’nde de bu konu yer almaktadır. Bu rehberde de görüldüğü üzere “diyet lif içeren gıdaların çiğnenerek yutulmasının tokluk hissi oluşturduğu” ve “diyet lifi yüksek bir tüketimin uzun süre tokluk hissi yaratacağı” ifadelerine açıkça yer verilmektedir.
Bu haliyle karardaki diğer bir gerekçe de usulsüz ve dayanaksızdır. Ticaret Bakanlığı suç uydurarak üzerine vazife olmayan ve dahası hakim olmadıkları konularda sırf cezalandırma amacı gütmektedir. Bir kez daha söyleyelim: bu karar neresinden tutsanız, elde kalacak skandal bir karardır. İnanıyoruz ki, bulundukları makamları hiçe sayarak tarafımıza yapılan bu operasyonlara karışanlar er ya da geç karşılığını makamlarını kaybederek bulacak, hukuk nezdinde de yaptıklarının hesabı sorulacaktır. Bize bu oyunları oynayanlara ve bizi susturmak için belaltı yöntemlerle, devletimizin kurumlarını bile kullanmak geri durmayanlara çağrımızı yapıyoruz: Kurumlar kamu sağlığı için mücadele eden ve milyonlar tarafından kabul görmüş kişileri elindeki kanun gücüyle tehdit makamları değildir, olamaz. Bu skandal karardan dönüleceğine inanıyoruz.